Bloomberg Businessweek’in Şubat 2015 sayısında, geyik
markasıyla ünlü Abercrombie&Fitch adlı spor giyim markasına geçtiğimiz
günlerde düşen bomba anlatılıyordu.. 22 yıldır şirketi yöneten efsane CEO Michael
Jeffries’in görevden alınmasının hikayesi çok ilginçti..
Kitap okuma alışkanlığımı kaybetmedim.. Ama öğrendiklerimi paylaşma
alışkanlığımı hiç kaybetmedim. Bugün Jagdish Sheth’in bir kitabından yola çıkıp,
önce “Sektörünün en iyi şirketlerini dahi sarsan 7 kötü alışkanlık” neymiş, onu
paylaşacağım.. Sonra bunlarla nasıl başa çıkılabileceğini..
Alanında çok başarılı olmuş şirketlerde, örgütlerde, hatta
siyasi partilerde, istemeden de olsa, bazı kötü alışkanlıklar gelişiyor, bunlar
bağımlılığa kadar gidiyormuş. Bu alışkanlıkları kırmak liderin görevi sayılıyor,
kriz derinleşmiş ise liderin bile değişmesi gerekiyormuş..
Jagdish Sheth bu 7 kötü alışkanlığı şöyle sıralıyor. Bir liderin
değiştirilmeyi beklemeden bu satırları okumasında yarar var.
1.
Alışkanlık: “Yok Sayma”
Kendi tarihi ve başarısından gurur duyan, bu gururunu katı
inançlara dönüştüren bazı şirketler;
-
Diğer piyasa oyuncuları ile aralarındaki boşluğu
ortadan kaldırabilecek yeni trendleri ve gelişmeleri,
-
Müşteri tercihleri ve satın alma biçimlerinde
rekabet avantajını ortadan kaldırabilecek değişimleri,
-
Yeni küresel ortamın, bazen rekabetçi kalabilmek
adına geçmişin geride bırakılması gerektiği gerçeğini, “yok sayabiliyorlar”.
Bu şirketlerin tepe yöneticileri “Biz farklıyız” ya da “Bizden
başkası bunu daha iyi yapamaz” demeye, sorunları görmezden gelmeye, olayları kendi
mantıkları ile rasyonalize etmeye ve başkalarını suçlamaya başlıyorlar.
Bir şirkette “Yok Sayma” düzeyi ne kadar yüksekse değişim o
kadar zorlaşıyormuş..
2.
Alışkanlık: “Kendini Aşırı Önemseme-Kibir”
Şirketin geçmişte kalan çok özel başarı hikayeleri, şirketin
taklit edilemeyecek bir ürün ve hizmete öncülük etmiş olması, çalışanlarının
diğer şirketlerin çalışanlarından daha akıllı, daha dürüst, daha bilgili olması
vb. gibi hususlar şirketleri kibre sürüklüyor. Belki duymuşsunuzdur, Eski Yunan
tragedyalarında “kibir” (hamartia, hybris), en güçlü kahramanların dahi
düşüşüne yol açan “trajik” bir kusur olarak tanımlanıyor.
Kibir sarmalına düşen şirketler ya da yöneticileri şöyle
davranıyor:
-
Müşterileri, çalışanları, yatırımcıları,
tüketicileri velhasıl kimseyi dinlemiyor.
-
Başarılarını abartılı şekilde sergilemeye başlıyor.
-
Hem içerde hem dışarıda başkalarına gözdağı veriyor.
-
Keyfi davranıyor. Kural ve prosedürleri ihlal ediyor.
-
Eleştiri kabul etmiyor. Hep övgü bekliyor. Sadece
kendi görüşlerini onaylayanlara değer veriyor.
3.
Alışkanlık: “Kaygısızlık”
Şirketlerdeki “Kaygısızlığın” pek çok uyarı işareti oluyor. Bürokrasi
artıyor. Kararlar uzun uzlaşma süreçlerinde alınıyor. Şirket kültürü yavaş
hareket etme üzerine şekilleniyor. Şirket
her şeyi kendi bünyesinde yapmaya başlıyor.
Kaygısızlığı aşmak için şu yolları öneriyor Jagdish Sheth:
-
Kaliteyi artırmak, israfı ortadan kaldırmak ve
verimsizliği azaltmak için yeniden yapılanma şart.
-
Karlılığı sadece merkezin değil tüm birimlerin hatta
projelerin sorunu haline getirin.
-
Ana faaliyetler dışında her şeyi dışarıya
yaptırın.
-
Performansa dayalı ücretlendirme sistemine
geçin.
-
Lider farklı işlevler üstlensin ya da kendinize
yeni bir lider seçin.
4.
Alışkanlık: “Yetkinlik Bağımlılığı”
Çoğu şirket başarı konusunda arge, tasarım, satış vb. belirli
bir alandaki yetkinliğine odaklanıyor, buna bağımlı hale geliyor ve çevresindeki
diğer fırsatlara gözlerini kapatıyor.
Şirkette artık heyecan kalmamışsa ve müşteri sadakati
bitmişse, acilen şu önlemleri almak gerekiyor:
-
Ayni yetkinliğin yeni değerler yaratacağı yeni
uygulamalar yaratın.
-
Ayni yetkinliğin değer taşıdığı yeni pazarlar arayın
ve bulun.
-
Değer zinciri ile oynayarak yetkinliğinizin
kapsamını genişletin.
-
Bugünün değil, geleceğin teknolojilerine
odaklanın.
-
Şirketin kaynaklarını daha fazla büyüme ve
karlılık potansiyeli gösteren alanlara yönlendirin.
5.
Alışkanlık: “Rekabet Miyopluğu”
Rakiplerini sadece muhatap olduklarında gören, kendini daha
az belli eden rakipleri görmezden gelen şirketler, “miyopi”’den muzdariptir. Bir
sektörün kuruluş döneminde yer alan şirketler, sektör geliştikçe sadece sayısı azalan
rakiplerine odaklanıyor ve sektöre yeni giriş yapanları, küme içinde yer
almayanları, gerisinde kalanları pek dikkate almıyor. Bu tür davranışların, bu
konuda birer uyarı işareti olarak kabul edilmesi gerekiyor.
Jagdish Sheth,
rekabet miyopluğunu aşmanın yollarını şöyle özetliyor:
-
Tüm rekabet parametrelerini dikkate alın.
-
Ürün ya da pazarınızın kapsamını genişletin.
-
Kapasite fazlalıklarından kurtulun.
-
Geleneksel olmayan rakiplerinizi de ciddiye alın.
-
Temel faaliyet alanınıza odaklanın.
6.
Alışkanlık: “Ölçek Takıntısı”
Şirket, sektörüne öncülük etmiş ve zamanında yüksek karlarla
çalışmıştır. Şimdi ise, harcamaları ürettiği gelirlerden yüksektir. İçgüdüsel
olarak büyümek ve ölçeğini büyütmek isteyecektir.
Bir şirkette kar-zarar sadece şirket ölçeğinde hesaplanıyorsa,
bir birimin başarısı diğer birimi sübvanse etmek için kullanılıyorsa ve mali denetçiler
performanstan mutlu değilse, bu uyarıları dikkate almak gerekiyor.
Jagdish Sheth, ölçek takıntısından kurtulmak için şunları
öneriyor:
-
Şirketin gelir ve harcamalarını dengeleyin.
-
Maliyet merkezlerinizi kar merkezlerine
dönüştürün.
-
Temel faaliyet alanlarınıza odaklanın.
-
Portföyünüze yeni ve yüksek karlılığa sahip
ürünler ekleyin.
-
Temel olmayan işleri uygun ölçek ekonomisine
sahip dış kaynaklara yaptırın.
-
Maliyet verimliliğini artırmak için süreçlerinizi
otomatikleştirin.
-
Maliyet hedefleri koyun. Hedeflerinizi daha
aşağılara çekin.
-
Tedarikçilerinizle yaşam boyu ortaklığa gidin.
7.
Alışkanlık: “Kültürel Çatışmalar ve
Paylaşım Savaşları”
Şirketin üst düzey yöneticileri ya da çalışan ortakları
kendilerini diğer çalışanlardan ve günlük faaliyetlerden yalıtmışlardır.
Bölümler arasındaki iletişim azalmıştır. Şirketin ilk kurucularından gelen enformel,
doğal ve “kendiliğinden” kültür ortadan kalkmıştır. Şirkette tek bir “güçlü
general” yerine çok sayıda “dik kafalı teğmenler” peydahlanmıştır. Karar almak
çok zor hatta olanaksızdır. Kimse mutlu değildir.
Bu görünüm de, şirket için ciddi bir uyarı anlamına
gelmektedir. Bu durumdan kurtulmak için önerilenler şunlar:
-
Liderin herkesi ortak bir hedefte birleştirmek
üzere idareyi ele alması, birlikte hareket etmek üzere bir dış etkene
odaklanması,
-
Liderin yöneticileri içinde yaşadıkları fildişi
kulelerin dışına itmesi, farklı projelerde farklı görevler vermesi, farklı coğrafyalara
ya da fiziki mekanlara göndermesi,
-
Kalıcı çapraz fonksiyonlu ekipler ve programlar
oluşturması,
-
Şirketin işlevlere ya da bölgelere göre değil,
müşterilere ya da ürünlere göre yeniden örgütlenmesi,
-
Şirket içinde hiçbir işlevin diğerlerine
üstünlük kurmasına izin vermeyen bir kültür yaratılması,
Evet, bugün Hürriyet’te Ertuğrul Özkök’ün “Yaşlı Geyik”
başlığı ile kaleme aldığı, torunu ile kendisi arasındaki 50 yaş farkını
sıfırlayan efsane marka olarak nitelendirdiği Abercrombie'nin öyküsünü
anlattığı bugünkü yazısını okuyunca, bunları paylaşmadan yapamadım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder