Google’dan sonra Apple’ın da, egemen kapitalist düzenin
temel taşı olan bir sektörde yatırım kararı aldığını okuduk. Haberler, Steve
Jobs’un hayali olan i-car’ın 2020 yılında hayata geçeceğini söylüyor.
Piyasa değeri Türkiye bütçesine yakın bir teknoloji devinin,
yeni yatırım alanı olarak, kendi sektörünü değil de modasının geçmeye
başladığını düşündüğümüz ve sanayi döneminin yaşam tarzını oluşturan otomotiv
sektörünü seçmesi size de ilginç gelmedi mi?
Geçtiğimiz aylarda, Google’ın otomotiv sektöründeki öncü faaliyetlerinin
yanı sıra inşaat sektörüne yönelik Flux Projesini, Austin kentinde başlattığı prototip
uygulamalarını ve olağanüstü yatırım hedeflerini incelemiştim. Yeni çağın dijital
teknoloji devinin, artık devrini tamamladığı varsayılan 100 yıllık sanayi
sektörüne yatırım yapması bir yana, 2000 yıllık inşaat sektörünü de dönüştürmeye
soyunması ve bu uğurda ciddi paralar harcaması bana çok ilginç gelmişti.
İnsanlık için çok kısa sayılabilecek 100 yıllık bir süreçte
tarımdan, fabrika üretimine, oradan da bilgi teknolojine geçişler yaşadık. Ekonomi ise, sermaye birikimine dayalı ve kapitalist
olarak tanımlanan bir düzende şekillendi. Ancak, bilgi çağının başlaması ile
birlikte sermaye birikimine, yani kapitalizme dayalı düzeni sorgulamaya
başladık. Sermayesiz gençlerin dijital teknolojiyi kullanarak kısa sürelerde çok
para kazandığını ve pek çok ülke GSMH'ından fazla sermaye biriktirdiğini gördük. Bunun
adına da “yeni kapitalizm” dedik.
Şimdi ise, dijital teknolojiyi kullanarak 750 milyar USD
değere ulaşmış, kasasında 178 milyar USD nakdi olan dünyanın en değerli
şirketi Apple’ın sürücüsüz, akıllı ve yenilebilir enerji kullanan otomobil üretimine
girdiğine şahit oluyoruz.
Eski ve yeni kapitalist düzenler arasındaki duvarlar hızla
yok oluyor. Bütün sanayi ürünleri, internet dünyasında birbirine bağlanıyor.
Bu sayede, neredeyse evdeki şofbenimize, buzdolabımıza, televizyonumuza, çamaşır makinemize
eve gelmeden kumanda edebileceğiz. Mobil dünyada uçakları, araçları, tekneleri
uydu kanalıyla izleyebiliyoruz. Bina Bilgi Modellemesi ile akıllı tasarımlar
yapıyor, binaların ve kentlerin altyapısını izleyip denetleyebiliyoruz.
Ama, Google ve Apple’ın yaptığı bu yapılanların hiçbirine
benzemiyor bence. Otomotiv sanayiine yatırım yaparak, resmen kapitalist
kültürün sembolü sayılan otomobil üzerine devrimci bir oyun oynuyorlar. Otomobilin
yaşamımızdaki yerini bir düşünsenize… Hayallerimiz, yaşam tarzımız, alışkanlıklarımız,
ekonomik düzenimiz, kentlerimiz, altyapılarımız, yasalarımız, velhasıl her şeyimiz
nasıl değişecek?
Buhar makinesinin, trenin, telefonun, bilgisayarın ilk icat
edildiği dönemlerinde kimsenin gelecek görmediği, yatırım yapmak istemediği
konumlarından, bir ağ halini aldıklarında ne denli büyük bir güç ve yatırım
alanına dönüştüklerini düşünün. Ayni durum, otomobilin icadında da yaşanmadı
mı? Yol ağları üzerindeki benzin istasyonları, moteller, restoranları, ticaret merkezleri, otomobil sigorta sistemleri, sürücülerin kaydı, eğitimi ve denetlenmesine
yönelik sistemler, bunlara ilişkin yasal düzenlemeler, trafik kuralları vb. aklınıza ne gelirse
hepsi otomobilin yaygın kullanımına bağlı olarak oluşmadı mı?
Peki, şimdi ne olacak dersiniz? Akıllı ve çevreci, sürücüsüz
araçların ekonomik, sosyal ve kültürel çevremizi nasıl değiştireceğini hayal
edebiliyor musunuz? Sadece araçlarda sürücü hatalarının ortadan kalkması
nedeniyle, sigorta sisteminin ortadan kalkabileceği öngörüsü bile dünyanın en
zengin adamı Warren Buffet’ın gözünü korkutmuş.. Zira Buffet’ın büyük
servetinin temelinde otomobil sigorta sistemi varmış ve imparatorluğu Geico
adlı şirketinden akan paralarla yapılan yatırımlarla dönüyormuş.
İnşaat sektörüne yatırımlarını bilemem, ama anlaşılan o ki, her
iki teknoloji devinin otomotiv sektörüne yatırımları eski ya da yeni kapitalist
düzeni baştan aşağı değiştirecek tarihi bir adım gibi görünüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder