20 Eylül 2014 Cumartesi

İş kazaları bireysel hatalardan kaynaklansa da bir sistem sorunudur..

Soma faciasından sonra asansör faciası da medyada geniş yer buldu. Buna bağlı haberler ve tartışmalar, büyük ölçüde iş güvenliği başlığı altında yapıldı. Her zaman olduğu gibi bireysel hatalar daha ilgi çekti. Bu kazaların aslında bir sistem sorunundan kaynaklandığı yine göz ardı edildi.

Kamu yönetimi ve sorumlu paydaşlar, bu olaylardan gerekli dersi çıkarmak, sistemin zayıf noktalarını araştırmak yerine, “bilir” kişileri görevlendirerek bireysel hatalara odaklanmayı tercih ettiler. Sonuç olarak, bataklıkta birkaç sivrisineğin ölmesiyle bataklığın kurutulamayacağını görmezden geldiler.  

Mecidiyeköy’de yaşanan asansör faciası, Başbakan Yardımcısının, inşaat sektöründe kolay ve hızlı para kazanma hırsının ekonomiye zarar verdiğini ve frenlenmesi gerektiğini söylemesinden tam 2 gün sonra meydana geldi. Ardından, kamu yönetimini temsilen Çevre ve Şehircilik Bakanımız, bu bataklıkta sayıları 300 bini bulan önemli bir sivrisinek grubunu, yani müteahhitleri iş kazalarından esas kusurlu gördüğünü belirterek biraz günah çıkardı. Eski Çevre ve Şehircilik Bakanımız, bunların yaklaşık 3’te 2’sinin niteliksiz olduğunu ve kamudan rahatça iş almalarının büyük sıkıntılara yol açtığını belirtti. İnşaat sektörünün kamu yönetimindeki bu en yetkili makamının, şimdiki ve bir önceki temsilcilerinin söylediklerine bakarsanız, durum pek iç açıcı değil.

Kamu yönetimi şunu diyor özetle: “Ben bu bataklıkta 300 bin sivrisineğin kontrolsüz üremesinden ve çoğunun hak ettiklerinden fazla kan emerek gelişmelerinin ve çevrelerine zarar vermelerinin farkındayım. Şimdi bunların 3’te ikisini yok etmeye karar verdim. Ama bilin ki, bataklığı kurutmaya niyetim yok!”

Bu gündemle müteahhitler hedef tahtasına konmuş görünüyor. Ama bu ülkede kamu bürokrasinin herhangi bir olay karşısında sorumluluk ve ders aldığı hiç görülmüş mü? O kamu yönetimi ki, bugüne kadar doğru bir müteahhit tanımı yaparak sektöre girişi düzenlememiş, sektöre başı bozuk girenlere en düşük fiyat ambalajı içinde iş verip beslemiş, yapılan işin niteliğini hiçe saymış ve tüm sektörü bizzat kendisi fuhşa teşvik etmiştir. Ama hala “cambaza bak” demektedir.

Faciaların, pek çok hatanın ayni anda bir araya gelmesinden kaynaklandığı bilinen bir gerçektir.  Yine bilinen bir başka gerçek ise, “bilir” kişilerin esas görevi, bu hatalara odaklanarak günah keçisinin kim olduğunu bulmaktır. Kamu yönetimi, konuya sistemin bütününü gözeterek ve tüm paydaşların analizini yaparak bakmak yerine “bilir” kişilerin raporları ile yetindiğinde, bu kazalar ve faciaların tekrarlanması kaçınılmazdır. Bugün, bir şantiye mühendisi ile asansör firmasının teknisyeni kusurlu bulunmuş olacaktır ama ne yazık ki, sistemin temel sorunu onların cezalandırılması ile giderilmiş olmayacaktır.


Bilirkişi raporuna göre faciada, Yatırımcı GYO şirketinin “asıl işveren” statüsü ile “asıl sorumlu” olduğu belirtiliyor. Peki bu İşveren, kendi kardeş şirketleri ile birlikte aslında üstüne vazife olmayan bir müteahhit şapkası giyerek, devasa bir inşaatı kendi yönetmeye kalktığı için günah keçisi olacaktır da..

TOKİ’nin;
-          Projenin Hasılat Paylaşımı ihalesinde yatırımcı-finansör nitelikleri yerine müteahhit nitelikleri ve referansları aramasının,
-          İhaleyi alan ve esas işi gayrimenkul yatırımı ya da gıda ticareti olan bir firmayı müteahhit şapkası giymeye zorlamasının,
-          Yasa ile edindiği avantajları kullanarak re’sen imar düzenlemesi yapmasının,
-          Özel sektöre geçmiş bir inşaatı, tapuyu devretmeyerek yapı denetiminden muaf tutmasının,
-          Yatırımcı firmaya rekabet koşullarını hiçe sayarak vergi ve harç avantajları sağlamasının,

SPK’nın;
-          Kendi yasasında açıkça düzenlendiği halde “halka açık” bir şirketin müteahhitlik yapmasını ve kaldıramayacağı bir risk üstlenmesini görmezden gelmesinin,

Çevre ve Şehircilik Bakanlığının;
-          Her önüne gelenin müteahhitliğe girmemesi için bugüne kadar akılcı bir düzenleme yapmamasının,
-          Yapı Denetimini kamu yapılarından muaf tutmasının,
-          Ülkenin en büyük müteahhidi olarak ün salan TOKİ’ye haksız ayrıcalıklar tanımasının,
-          Yapı Denetimi şirketlerine mesleki ve mali sigorta sistemini zorunlu kılmamasının, hizmet bedellerini denetledikleri yapı sahibinden almalarına müsaade ederek sistemin dejenerasyonuna göz yummasının,

Kamu İhale Kurumunun;
-          “En düşük fiyat esaslı” ihale yöntemini temel anlayış olarak kabul etmesinin,
-          Her yaptığı yeni düzenleme ile ihale sürecinde kamu kurumlarını sistem dışına çıkmaya zorlamasının,

Siyasi İradenin;
-          ILO sözleşmesini 20 yıldır imzalamamasının,
-          Yaptırımı olmayan ya da uygulanmayan yasal düzenlemeler ve adet halini alan aflarla toplumda işini hatalı yapanlarla doğru yapanları ayırmamasının,

Tasarımcı Mimar ve Mühendislerin, GYO Şirketleri Derneğinin, Belediyelerin, Meslek Odalarının, Yapı Denetim Şirketlerinin, vb. vb. “kademe kademe”, “derece derece” bu faciada hiç mi payı yoktur. Ne dersiniz?

İnşaat sektörünün, 2000 yıllık geçmişine rağmen, tüm dünyada, diğer tüm sektörler arasında israf, verimsizlik, iş kazaları sıralamasında en önde olduğunu biliyoruz. Bu tabloyu değiştirmek için son 20 yılda başta ABD, Japonya ve İngiltere olmak üzere pek çok ülkenin önemli kaynaklar ayırarak araştırma ve düzenleme yapıp başarılı olduğunu da.

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada “iş kazalarında tasarımcının sorumluluğu” tartışmalarını ilgiyle izledim. Tartışmaya katılan meslektaşlarıma, tasarım ve inşaat süreçlerinin ve sorumluluklarının artık iç içe geçtiği günümüzde, İngiltere’de 2007 yılında yapılan İş Sağlığı ve İş Güvenliği düzenlemesi ile kurumsallaşan “CDM (Construction Design&Management) Koordinatörlük” kavramını hatırlatmak isterdim. İnşaat süresinin 30 günü ya da 500 adam/günü aştığı her inşaat projesinde, kavramsal tasarım ve yapım öncesi planlama aşamasından başlayarak görevlendirilmesi zorunlu bu OHS uzmanlığına neden ihtiyaç duyulduğunu, tasarımcı, işveren ve müteahhidin iş güvenliğindeki rol ve sorumluluklarını anlatmak isterdim.

Yazımın, sistemi ve süreci iyileştirme yönünde bir çaba içine girilmesine yardımcı olması dileklerimle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder